MUAY THAI DÜNYA ŞAMPİYONASI
MUAY THAI DÜNYA ŞAMPİYONASI 2011 - ÖZBEKİSTAN...
Milli takımımızın bu şampiyonada vermiş olduğu mücadeleyi, alınan dereceleri gönülden kutlarız. 2005 de “ WMF (IMTF) Büyük Erkekler şampiyonumuz Hüseyin Dündar’ı müteakiben altı yıllık bir aradan sonra yeniden “ Ifma- Büyük Erkekler B- Divizyonu “ kategorisinde Çağan Atakan Arslan’ ın almış olduğu birincilik , altın madalya gerçekten sevindirici oldu.
Alınan derecelerin yoğun uğraşların, çabaların, , akıtılan terlerin sonucu olduğu açık bir husus… Sporcuların, antrenörlerin canla başla mücadele etmeleri her zaman takdire şayan bir konu olacaktır…
Özbekistan -Taşkent’te gerçekleştirilen Dünya Şampiyonası neticesi alınan dereceler üzerinde dikkatli analiz edildiğinde, bazı düşündürücü noktalar yeniden kendiliğinden ortaya çıkmaktadır.
Özellikle A- Divizyonu’nda gerçekleştirilen, alınan dereceler ilk bakışta geçen yıllara göre daha yetersiz bir görüntü arz etmekte!
Alınan iyi dereceler yine “Genç Erkek ve Genç Bayanlar “ bölümlerinde! Şampiyonanın yeri, atmosferi Taşkent ‘in seçilmesi yine uygun değer seçim olarak tarihte yerini alacak… OIC, GASIF kriterleri zorlamaları neticesinde, Bangkok dışında Özbekistan gibi bir ülkenin seçimi de gayet mantıklı olmuş… Bu meyanda Türkiye ‘ nin seçilmesi de doğru olabilirdi… Ancak, dünya şampiyonalarına yabancı ülkelerde katılımın “Bangkok ‘ta “olduğu üzere yüksek olabileceği ihtimalini kafalarımızdan silip atmamız gerekmektedir… Bu katılımlar hiçbir şekilde Tayland –Bangkok katılımları kadar yüksek olamaz… Neticede, katılan yabancı sporcuların, antrenörlerin, kafilelerin konuya bakış nedenleri bizim bakış açılarımızdan son derece farklı…
Alınan sonuçlar ve genel çerçeve baz alındığında aşağıdaki hususlar, kritik, bu sefer yine Avrupa Şampiyonası’nda da olduğu üzere benzerlikler arz etmekte:
- A- Divizyon konusu? . Bu konu, ülke başarısı, sporcu başarısı ve ödül açısından tüm antrenörleri, sporcuları ilgilendiren bir husus… A-Divizyon, çok ciddi bir konudur; burada dövüşen uluslararası dövüşçüler, gerçekten birikimli, kondisyonlu, feleğin çemberinden geçmiş rakipler ve özellikle Muay Thai alt yapısını doğru çerçevede almış, genetik olarak sıklet ile natürel uyum sağlamış kişilerdir… Ayrıca, Tayland bir kenarda bırakılarak, buna bir de eski SSCB ve Doğu bloğu ülkelerin bilimsel spor alt yapısının sağladığı avantajlar da eklenirse, ciddi, kapsamlı bir rekabet düzeni ortaya çıkmakta… Oysa ülkemizde sportif alanda hala uzlaşma sağlanması bilinen nedenlerden (sporcu –çalıştırıcı profilleri, aşırı gelişmiş egolar, yanlış formatlamalar, siyaset vb) dolayı çok zor olup, doğru formasyon ancak “tek merkezden” oluşturulursa etkili şekilde ancak oluşturulabilmektedir…
Bir anlamda bu konsensüsün sağlanabilmesi, ancak, üst kademelerden tepeden inecek doğru yol haritası ile ancak ve ancak mümkün olabilmektedir… Kısaca, ortaya konan program üzerinde çok iyi kararlar alınması gereken bir konudur… Tüm bu çerçeve göz önüne alındığında B-Divizyon, Bayanlar, Genç Erkekler, Genç Bayanlar kategorilerine önem verilmesi, bu alanda yoğunlaşılması daha doğru bir yol olacaktır…
A-divizyonda dünya şampiyonalarında dövüşen sporcuların çoğu, aynı zamanda profesyonel kapsamda müsabakalar gerçekleştiren kişilerdir. I FMA –kuralları buna açıklık getirmekte, yıllardan beri uygulanan bu uygulamada bir aykırılık söz konusu mevcut değildir. Oysa ülkemizde bu klasmanda; o da ancak çok iyi bir hazırlık devresi akabinde dövüşecek kapsamlı, derece yapabilecek “ Nak Muay “ sayısı bir elin parmaklarını geçemez! Bu ister karşı çıkalım ister çıkmayalım bir ülke realitesidir… Deneye deneye yılmadan bu bölümde ısrar edilmesi, ancak belki birkaç sporcunun başarılı çıkması, gelecek için sağlıklı, kalıcı yapıyı oluşturmaya yetmeyecektir…
Donanımlı, başarılı sporcu yetiştirmenin yolu, sporcuların çok maç tecrübesi olmasıyla salt direkt orantılı değildir! Bu nedenle, ülkemizde federasyonun fazla sayıda müsabaka düzenlemesi, faaliyet yapması başarı konusunda salt çözüm olamayacağının gerçeği artık iyice anlaşılmalıdır… Ülkemizde, önemli bir “Alt Yapı “ problemi mevcuttur… Bunun böyle olduğunun en büyük kanıtı, müsabaka sayısının toplamda hiç de yabana atılmayacağı sporcularımızın kendilerinden çok daha az sayıda müsabakası olan sporculara karşı yeterli performansı gösterememeleridir… Bu nedenle, müsabakalar için önemin “B-Diviziyon “da verilmesi, burada yoğunlaşılması daha doğru bir yoldur… B-Divizyonda katılım genel anlamda ödül yönetmeliği vb açılarından da yeterlidir ve bu da sporcuların teşvikleri açısından önemli yarar sağlayacaktı… Gelen, katılan sporcu sayısı genel anlamda yeterlidir. Her ne kadar “B-Divizyon “, OIC, GASIF kriterleri ile uyumsuzluk gösterdiği için önümüzdeki bir kaç yıl sonra kaldırılması planda, gündemde olsa da, yeterli tecrübenin, sınırlarımızın testi ve akabinde bu sınırların geliştirilmesinde önemli bir yol gösterici olacaktır…
- Türkiye Şampiyonalarında diğer branşlarda dövüşüp, şampiyon olan sporculara uygulamaya konulan yasaklamaların kaldırılması konusu da çok önemli bir noktadır! Şampiyona tarih dönemlerinin çakıştırılmasından vazgeçilmesi, daha uygun değer tarihlerin oluşturulması için gayret gösterilmelidir… Neticede, yasaklamalar ile hiçbir yere varılamaz… Ayrıca, sporcuların tercihleri zaten zaman içinde kendiliğinden gelişecek bir konudur ve yurtdışında bu hep kendiliğinden oluşmuştur, oluşmaktadır…
- İlerisi için kaynak olacak Gençler Bölümleri’ndeki alınan başarıların, eğer doğru bir standart çerçeve, vizyon yaratılmazsa” Büyükler “ bölümüne yansımayacağının artık çok iyi anlaşılması kavranması önemli konudur… Her şeyden önce Türk Spor Camiamızın, lider ülke konumundaki yabancıların genç sporculara hiçbir zaman yükleme yapmadıklarını, genç sporcuları gelişim dönemlerinde fazla zorlamadıklarını çok iyi kavraması gerekmektedir… Bu nedenle, Gençlerde alınan derecelerimiz, ilerde Büyükler kategorilerinde de aynı şekilde devam edeceği anlamına gelmez… Neticede, gelişme çağında, kaynakları yoğun çalışmalar ile tüketilen sporcular büyükler alanında başarı gösteremezler! Bunu sporda başarılı, kalıcı verim sağlamış olan ülkeler çok iyi bilir ve gençleri hiçbir zaman yoğun yüklemelerle tüketmezler… Yükleme çalışmalarını ileride, gelişim tamamlandıktan sonra yoğun şekilde başlatırlar…
Artık dövüşçü olacak potansiyel kitlelerin eskiye oranla çok daha az olduğunun, gençliğin mücadele sporlarını “internet oyunları” vasıtasıyla tanımayı yeğlediği bir zaman diliminde, potansiyel müsabık sporcu kaynak yetersizliğinin federasyonlarca, ilgili kuruluşlarca çok iyi kavranarak, eldeki sporcuların çok iyi formatlanması, teşvik edilmeleri gerekmektedir.
Ercan Gürgöze
Diğer Yazarlar









