A+ A-

Türkiye`de spor federasyonculuğu...

 
 
"Sporda ben yaptım oldu kepazeliginin önüne geçilmelidir "
 
Ülkemizde bir çok spor federasyonu Cumhuriyetimizle eşit yaşta olsada ilerleyen yıllarda gereksinimden dolayi bir çok yeni federasyonda kuruldu.
 
Ülkemizde kurulu bulunan Spor federasyonu sayısı 69 civarında olup yine ilerleyen yıllarda gelişmiş spor trenleri gereği yeni nesil yada modifiye spor federasyonlarıda mutlaka kurulacaktır.
 
Ancak biz federasyonculugu hakkıyla yapabiliyormuyuz?
 
Spor federasyonları kuruluş Mevzuatına baktığımızda  Federasyonlarin kuruluş amacının "Spor dalı ile ilgili faaliyetleri ulusal ve uluslararası kurallara göre yürütmek, Spor dalının gelişmesini, her yaş grubunda yapılmasını ve ülke genelinde yaygınlaşmasını sağlamak" diye ifade edilmektedir.
 
Yani, ilgili spor dalı faaliyetlerini ulusal ve uluslar arası kurallara göre yürütmek ve ülke genelinde spor dalını yaygınlaştırmak.
 
Hakikaten ne kadar basit degilmi?
 
Federasyon baskan ve yönetimi mevzuattaki bu iki şeyi yaptığında federasyon illaki kuruluş amacına ulaşmış oluyor.
 
Bu aşamadan sonra başarı yada başarısızlık, yada madalya çokta önem arzetmiyor.
 
Spor federasyonlarina transferi sağlanan milyonlarca bütçe sırf ulusal ve uluslararası kurallara göre faaliyetlerini organize etmenin ötesine geç(e)miyor.
 
Çünkü anılan mevzuatta kişileri başarıya zorlayan, başarısısızlıkta cezalandıran bir madde, bir fıkra, bir hüküm yok.
 
Zaten mevzuata takılan yada okuyan çok kimsede yok.
 
Sadece Türk sporunun başarısı için canhıraş çabalayan bir kısım yöneticiler, bir kısım federasyon, bir kısım spor kulübü, bir kısım antrenör ve bir kısım sporcudan başka kimsede yok.
 
Gelişmiş ülkelerin spor mevzuatlarini inceledigimizde onların bilge yönetişimleri, müthiş örgutlenme yapıları, finans yapısı, gelir cesitliliği, performans sporu, alt yapı ve yetenekli sporcu keşfi, spor laboratuarları,  tesisleşme ve sporda uzmanlasmayı sporun bütünlüğü çerçevesinde ele alarak uluslararası madalyaya odaklandiklari gorulmektedir.
 
Bizdeki hasılı mevzuat kendi dönemi içerisinde sporun derdine bir nebzede olsa çare gibi gözuksede dünya sporun geldiği noktada ucube varyantlari ile daha çok öne çıkmaktadır.
 
Yani, Türkiye'de mevcut Federasyon mevzuatı ile buraya kadar yok alındı bundan sonrası ise "çıkmaz sokak"
 
Bu federasyon mevzuatı ve seçim sistemi bence raf ömrunu doldurdu yeni açılımlara Türk sporunda yeni ufuklara ihtiyaç vardır.
 
Uzun yıllardır dediğim gibi  sporda gelişmiş  ülke mevzuatlarinin analizi yapılarak, uygun olan örgütlenmeler Türk sporuna entegre edilerek  yeni bir alfabe oluşturulmalı.
 
Bakınız, Sporda madalyaları toplayan gelişmiş ülkeler bile her on yılda bir spor stratejilerini, eylem biçimlerini değiştirirken bizdeki yazılı spor matbuatinı bir türlü yerinden kımıldatamazsınız en son 2022 yılında spor kamuoyuna yutturulan ne dediği anlasilamayan esasında üç beş profesyonel futbol kulübü için çıkarılıp amatör sporuda üvertür olarak içine eklemleyen 7405 Sayılı spor kulupleri ve spor federasyonları Kanunu buna en güzel örnektir.
 
Birkez daha iddia ediyorum ki, bu her türlù kaynağı bol ülkede Türk spor revizyonu yapılmaz ise bu minvalde kimi köroglu olur, kimi ayvaz, kimide bolu beyliğine soyunur.
 
Not: 1948 Londra olimpiyatlarında ilk 7'ye, 1960 Roma olimpiyatlarında ilk 6 ülke arasına giren Türkiye ile 2020 Tokyo olimpiyatlarında 35. ncı olan Türkiye'nin sporda "seferberlik" ilan etmesi kaçinilmazdır.
 
Eğer bu yenilenmeyi saglarsanız, Hastahaneye giden insan sayısında azalma görürsünüz, ilaç alan insan sayısında azalma görürsünüz, cezaevlerine düşen insan sayısında azalma görürsünüz, uyuşturucu kullanan insan sayısında azalma görürsünüz, Ülke sağlık bütçesini Kar'a geçirirsiniz, uluslar arası sportif başarılarla ülke insanlarının milli ve moral değerlerini gelistirirsiniz en azından sağlıklı bir topluma kavuşursunuz. 
 
"Kalın sağlıcakla"

Tüm Makalelerini Göster