A+ A-

Atatürk ve Spor

 

 


Türkler, tarih boyunca beden eğitimi kültürünü  her kültürün üstünde tutmuşlardır.

Spora dair sayısız tariflerden bazıları şöyledir;

Spor, beden eğitimi kültürüdür.

Spor, fizik kondüsyon iyileştirmeyi amaçlayan oyun, yarışma ve mücadele anlayışı ile yapılan fizik etkinliklerdir.
Baş harflerinden esinlenerek de S P O R: Sistem, Program, Organizasyon ve Rekor olarak tarif edilmektedir. Atatürk, değişik zamanlarda yapmış olduğu spor tariflerinde, sporu daima millilik ve vatan duyguları ile özdeşleştirmiş ve;

“Spor, vatan müdafaasının en önemli unsurlarından birisidir”.

“Spor, Türk gençliğinin milli terbiyesinin ana unsurlarındandır”.

“Spor, her yaştaki insanımıza vatani ve milli gaye ve milli terbiye çerçevesinde verilecek

beden eğitimidir” diyor.


Türkler tarih boyunca beden eğitimi kültürüne büyük önem vermişler ve  bu kültürü her kültürün üstünde tutmuşlardır. Bu kültür Alpliğin, cengaverliğin, hükümdarlığın ve cihan imparatormluğu olmanın ön kültürüdür. Bu kültür sayesinde Türkler, 16 devlet, 100 den fazla da beylik, atabeylik, hanlık, şahlık ve hakanlık kurmuşlardır. 
Tarihte ilk spor oyunları Türkler tarafından organize edilmiştir Çin, Arap ve Yunan tarihçilerinin bildirdiklerine göre Türkler, M.Ö. 2500 yıllarında Orta Asyada, Kıvışka denilen bölgede üç gün üç gece süren spor şölenleri düzenlerler, Burada tüm Türk boylarından gençler yıkışma (güreş / kuraş), cündilik (binicilik), ok ve süngü (cirit) atma, kılıç kalkan oyunları, tepük (futbol), yelme (atlama), 3 adım yelme, seyirtme (koşu), ağırlık kaldırma, gürz fırlatma, ivik (kayak), ivik atlama (kayakla atlama yarışlarında 60 adım kadar atlanırdı), ve çöğen (polo) sporları ile yarışırlardı. Yarışlara erkeklerle bereber kızlar da katılırdı. İşte burada dünyanın ilk olimpiyatları tarif edilmektedir. Eski Yunanda yapılan ve antik olimpiyatlar olarak isimlendirilen spor oyunlarının başlangıcı ise Homeros’ a göre M.Ö 776 yılıdır. 

Hunlar, Oğuzlar, Selçuklar ve Osmanlılar sırası ile her alanda hep birbirlerinin mirasını sahiplenmişler ve bu mirası gelecek nesillerine taşımışlardır. Bu, sporda da böyle olmuştur. Sporu, savaşta başarıya ulaşmak için beden eğitiminin vazgeçilmez ana unsurlarından kabul eden Türkler, yine bu mirası en iyi biçimde korumuşlardır.  Onlar spora gereken önemi vermediklerinde, sağlıksız ve güçsüz nesillerle büyük imparatorluklar kuramayacaklarının, hatta tarihten silineceklerinin  de bilinci içindeydiler.

Spor, milli bir görev gibi milletçe yapılmalıdır.

Atatürk, birinci dünya savaşı günlerinde (1916) henüz Miralay Mustafa Kemal iken, Osmanlıda genç dernekleri genel müfettişi görevine getirilmişti. Ülkenin birçok bölgesinde veya  o zamanki büyük şehirlerde yapmış olduğu inceleme ve araştırma çalışmaları sonunda ;

1-Sporun temel amacı,

2-Bilimsel işleyişi,

3-Örgütlenmesi,

4-Yeni neslin milli hedeflere uygun olarak yetiştirilmesi, konularında bir rapor hazırlayarak hükümete sunmuştur.

Raporda; “Gençlere vatani ve milli gaye ve milli terbiye ile her yaş için okullarda mesleki ve bedeni eğitim konusunda esaslı bir program ve faaliyet uygulanmalıdır, genç derneklerini verimli hale getirmek için milli eğitim, milli savunma ve vakıflar bakanlıkları ve mahalli belediyelerin yardımı sağlanmalıdır” diyor. Yine Atatürk diyor ki; “Açık ve kati söyleyeyim ki, sporda muvaffak olmak için her türlü yardımdan ziyade, bütün milletçe sporun mahiyeti ve kıymeti anlaşılmış olmak ve ona kalpten muhabbet ve onu vatanı vazife telakki eylemek lazımdır. Bu işte hükümetin, şimdiye kadar olduğundan daha çok ciddi ve dikkatli davranması, Türk gençliğinin spor bakımından da milli heyecan içinde itina ile yetiştirilmesi önemli tutulmalıdır”

Sportmen gençlik, hazır ordu demektir.

Ulu önder Atatürk, hiçbir yaş grubu için, hiçbir iş kolu veya kurum için, gençliğe seslendiği gibi son derece yürekten hislerle hitap etmemiştir. Bu sesleniş, “Ey Türk gençliği” “Ey Türk istikbalinin evladı” şekli ile duyarlı insanımızı sarsacak, titretecek niteliktedir. Türkiye cumhuriyetini korumak, kollamak ve yüceltmek görevi onlara verilmiştir. Verilecek eğitimle ilgili olarak da hedefleri belirlemiştir. “Çocuklarımıza ve gençlerimize her şeyden önce Türkiyenin bağımsızlığına, kendi benliğine ve milli geleneklerine düşman olan bütün unsurlarla mücadele öğretilmelidir. Onlara verilecek kültür, milli ve tarihi yapımıza uygun olmalıdır. Okullar genç dimağlara insanlığa saygıyı, millet ve memlekete sevgiyi, istikbalin şerefini öğretir. İstiklal tehlikeye düştüğü zaman onu kurtarmak için en doğru yolu belletir. Milletimizin siyasi, sosyal ve fikri hayatında rehberimiz daima ilim ve fen olacaktır. Beden eğitimi veren kurumlar fikir, ahlak ve toplumsal kaabiliyetleri de geliştirecektir. Eğitimli gençlik, izci ve işçiler, kısa bir süre içinde muhteşem orduların temelini oluşturur. Yeni nesil, taşıyacağı manevi   özellikler yanında,  kuvvetli bir fazilet aşkı, kuvvetli bir intizam ve sıkı düzen fikri ile milletine, Türkiye devletine ve TBMM’ne düşman olanlarla mücadele  için yetiştirilmeli ve donanımlanmalıdır. Yoksa yaşama hakları yoktur”.

Eğitimin büyük  ödülü ise şudur; “Eğitimdir ki, bir milleti hür, bağımsız , şanlı yüksek bir toplum halinde yaşatır. Kölelik ve yoksulluktan kurtarır”
 
Atatürk, devlet ve millet düşmanları için de, Çanakkale savaşları sırasında yaşadığı bir olay üzerine ibret alınacak bir spor tarifi yapmıştır. Yakın siperler arasında gece nöbet tutan Mehmetcik ve İngiliz askeri birbirlerine o kadar yaklaşıyorlar ki, silah çekecek zaman ve mesafe kalmamıştır. Mehmetcik bir el-ense ile kendinden uzun ve iri düşmanını yere indirip, gırtlağını sıkıyor ve sürüyerek kendi siperine çekiyor. Sabah Atatürk’ün huzuruna çıkılıyor. Olay anlatılıyor. Bu durum karşısında Atatürk şöyle diyor “Spor, vatanın milletin menfaatlerine tecavüz edenleri gırtlaklarından yakalayıp, millet ve memleket hizmetlilerinin huzuruna getirebilme maddi ve manevi kaabiliyetidir”.
Atatürk, Kurtdereli pehlivana sorar “Söyle pehlivan bir Türk neye bedeldir?” Kurtdereli cevaben bir Türk’ün 10 düşmana bedel olduğunu söyler. Bu cevap Orta Asya kökenli bir ata sözüdür. Zira sürekli Çin’le mücadele içinde geçen o tarihlerde bir Türk, 10 Çinliyi altedebilmektedir. Atatürk, Kurtdereli’nin cevabını değiştirir. “Bir Türk dünyaya bedeldir”. Çünkü kendisi canlı örnektir. İstiklal savaşında dünyanın en büyük devletlerini, dünyanın en büyük savaş güçlerini önünde dize getirmiş ve son Türk devletini kurmuştur. Atatürk bu veciz sözü ile de bir Türk gencinin, bir Türk sporcusunun veya bir Türk insanının sahip olduğu yüksek kabiliyet ve mazinin derinliklerinden gelen o yüce kültür, inanç ve cesaretle neler yapabileceğine işaret etmektedir.  
Sportmen gençlik, hazır ordu demektir. Çünkü spor; akıl, ruh ve beden gelişimi ile her bakımdan sağlıklı, ülke savunmasına hazır nesillerin yetiştirilmesini sağlar. Bu ordu bugün için önce bilim ve fennin ordusudur. Ülkemizin, modern ve gelişmiş ülkelerin üzerinde bir yerlere taşınmasını sağlayacak beyin güçleri ordusudur. Genetik şifreleri çözmüş, moleküler fizik, kimya ve patolojinin sırlarını ortaya koymuş, kuantum fizyon hidrojen sonsuz enerji ve uzay teknolojisine sahip ve bu  teknolojiye uygun silahını üreten ordular demektir.
Bunlar inançlı, ahlaklı, iffetli, sevecen, paylaşan, birlik ve beraberliğin faziletini bilen yüksek ruh haline sahip ordulardır. Bedenen sağlığın sağlanmasını muhakkak akıl ve ruh sağlığı takip etmelidir. Onun  için spora   yapılacak   yatırım,  spor   eğitimine   ayrılacak   bütçe   ve olanaklar, gelecekte sağlık bilim ve savunma bütçelerinden tasarruf demektir. 
 
Spor, ülke tanıtımında en büyük propoganda aracıdır.
 
Geçmişte savaş amacına yönelik olarak kullanılan spor, yani beden eğitimi kültürü bugün yeni şekli ile savaş alanlarından spor alanlarına taşınmıştır. Uluslararası spor ve büyük şampiyonalar artık her ne kadar evrensel barışın felsefesine hizmet ediyor, gençleri bir araya getiriyor, sevgi ve dostluğu pekiştiriyor, kültürel yakınlaşmayı sağlıyor olsa da, gelişmiş ülkeler, güçlerini zenginliklerini ve kültürlerini de spor alanlarında sergileyerek, kendilerini kanıtlama ve kabul ettirme mücadelesi vermektedirler. Ekonomik kalkınmışlık ve devletin zenginliği spora da yansımaktadır. Yani batılılar sporun yüceliğinin farkına varmışlardır. 
 
Spor, ülke savunmasında doğal kalkandır.
 
Bugün Olimpiyat oyunlarında, nufusu 10 milyonu bulmayan Yunanistan, Bulgaristan, Macaristan gibi yüzyıllarca yötettiğimiz ülkelerin gerisinde yer almaktayız. Fransa, İtalya, İspanya gibi Akdeniz coğrafyasını paylaştığımız ülkeler ise Akdeniz Oyunlarında bizden en az üç misli fazla madalya kazanmaktadırlar. 17 milyon nufuslu Avusturalya ise Amerika, Çin ve Rusya’nın arkasından dördüncülük kürsüsüne çıkıyor. Şimdi Atatürk’ün spor tariflerine derinlemesine bakmak gerekir. Atalarımızın beden eğitimi kültürüne verdikleri değerin anlamını iyi bilmek gerekir. Türkiye sporda layık olduğu yerde değildir. Türk gençliğinin dünya sporundaki gerçek yeri neresidir ve neresi olmalıdır?  Unutulmamalıdır ki spor bugün, küreselleşme ile gelişen tüm yıkıcı hakim güçlere karşı da doğal bir kalkandır. 
 
Prof. Dr. İbrahim ÖZTEK 
Türkiye Olimpian Derneği Genel Sekreteri -Türkiye Judo, Karate, Kuraş, Aikido,Vuşu Fed. Eski Başk. 

*Faydalanılan kaynaklar:

Spor, Telebasım, İstanbul-2002.    1. ATABEYOĞLU, C.: Olimpiyat Oyunlarının 100 Yılında

Türkiye, Seçil ofset, A-B  Kitapçılık ve Dağıtım Ltd. Şti. İstanbul  1997.

2. Games of the XXVII Olympiad, Sidney 2000 (Sidney 27’nci Yaz Olimpiyat      Oyunları,

Sonuçlar-Notlar, Olimpiyat Dünyası, Seçil Ofset Matbaacılık San. ve Tic. Ltd. Şti.,

Bağcılar-İSTANBUL 2000.

3. Games of the XXVIII Olympiad, Athens 2004 (Atina 28’inci Yaz Olimpiyat Oyunları,  

Sonuçlar / Notlar, Olimpiyat Dünyası, 4 Nokta Matbaacılık Tic. Ltd. Şti., Sultanahmet 

İSTANBUL 2004

4. GÜVEN, Ö.: Türklerde Spor Kültürü, Atatürk Kültür Dil ve Tarih Yüksek Kurumu,     Ankara

1992.

5. KOCATÜRK,D.U., Atatürk’ün Fikir ve Düşünceleri, Ankara 1971.

6. Olimpiyat Dünyası, Türkiye Milli Olimpiyat Komitesi Yayın Organı, sayı  17,     

İstanbul-  2002 

7. ÖZTEK, İ.: Çağlar Boyunca Türklerde Spor ve Osmanlı Devletinde Yakın  Mücadele  Sporları,

Osmanlıda Spor Sempozyumu Kitabı,Selçuk Üniversitesi  Beden Eğitimi ve   Spor  Yüksek Okulu,

Konya, 1999;  73-82.

8. ÖZTEK, İ., Çağlar Boyunca Türklerde Spor, Türk Dünyası Tarih, 2005-224; 41-46.

9. Sydney 2000 Türk Kafilesi Rehberi, GSGM Yayını, Ankara- 2000.

10.YILDIZ, D.:Türk Spor Tarihi, Eko Matbası, İstanbul-1979.

11.YILDIZ, D., Çağlar Boyunca Türklerde Spor, Telebasım, İstanbul-2002.
 


      


    
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 

 

Tüm Makalelerini Göster