A+ A-

Sinema ve Dizilerin Türk Mücadele Sporlarına Katkısı

 
Türk sporseverlerin Mücadele sporları ile tanışması 1970 yıllar denk gelmektedir. Bu yıllarda Çin
sineması dövüş filmleri ile tüm dünya da popüler olmuş ve bu sayede de Türk sinema severleri dövüş
teknikleri yanında esrarengiz güçlere sahip olan Uzakdoğulu savaş sanatı ustalarını ve farklı dövüş
stillerini tanımıştı.
 
Yine aynı dönemde ortaya çıkan Çinli büyük Kung-fu ustası Bruce Lee sayesinde tüm dünyada ve
ülkemizde Kung-fu filmleri çok daha büyük patlama yaşamıştı.
Başta Bruce Lee olmak üzere Gizemli Shaolin manastırlarını ve rahiplerini konu eden Çin filmleri kısa
zamanda tüm sinemalarda gösterime girdi. Bruce Lee filmleri Sinema salonların da haftalarca
gösterimde kalıp izlenme rekorlarını alt üst etmişti. Çok az sayıda film çekmesine rağmen dövüş sanatı
filmlerinin en büyük aktörü olma başarısını yakalayan Bruce Lee Dünya sinemalarında en fazla taklidi
yapılan aktör unvanını da bugün halen korumaktadır. 
        
Beyazperdenin bu gücü başta Kung-Fu olmak üzere dövüş sanatlarının olağanüstü reklamını yapmış ve
bu sayede Uzakdoğu spor ları kısa sürede spor salonlarında oldukça fazla taraftar bulmuştu.
Artık ülkemizde Judo,Karate,Teaekwon-do ve Kung-fu branşları gün geçtikçe popülerliğini arttırmak idi.
Ancak bu spor branşlarının asıl patlama yaşadığı dönem TRT ekranlarında yayınlanan ‘Kung-Fu’ isimli
dizi ile gerçekleşti.
 
Başrolünü David Carradean’ın oynadığı bu dizide Amerikalı bir baba ve Çinli bir anneden doğan ‘Kwai
Chang Caine’, Shaolin Tapınağı’na Kung-Fu öğrenmesi için yerleştirilen bir Çekirgeyi canlandırmış, dizi
tüm dünyada olduğu gibi Türkiye’de de epey popüler olmuştu.
Bu dizi bana göre Türkiye’nin mücadele sporları branşları ile tam anlamı tanışması ve ilgilenmesine
vesile olmuştur. Bu dizinin etkisi ile Türk sinemasında da mücadele sporları çok daha sık vurgulanmaya
başlamış ve yerli Bruce Lee’ler aranmaya başlanmıştı.
 
Bu isimlerden en önemlileri Cüneyt Arkın Serdar Filiz Taçbaş, Hakkı Koşar,Osman Betim ve Nihat Yiğit
dir. Bu aktörler arasında Senaryosu tamamen dövüş sanatları odaklı yapılan filmleri seri halinde çekmeyi
başaran ve Bruce Lee benzerliği ile ön plana çıkan isim ise Nihat yiğit dir. Baş rol oynağı filmler o
dönemin şartlarına göre dövüş tekniklerini beyazperdeye aktarmada oldukça başarılı olmuştu.
Ancak bu nokta da Cüneyt Arkın ismine özel bir yer açmak gerekir. Dövüş sanatlarını kendi üslubu ile
beyazperdeye aktaran Cüneyt Arkın ülkemizde birçok gencin Mücadele sporlarına başlamasına vesile
olmuştur. Bu yüzden Türk Mücadele sporlarının Cüneyt Arkına büyük vefa borcu vardır. Bruce Lee ne ise
Türkiye de de Cüneyt Arkın aynı anlamı ifade eder.
 
İlerleyen dönemlerde sinema teknolojisinin artması ile çok daha kaliteli ve ilgi çekici filmler dünyada
olduğu gibi ülkemizde de izlenme oranları çoğalmış ve bu durumun mücadele sporlarına katkısıda olumlu
yönden olmuştur.
 
Bruce Lee den sonra dövüş sanatları filmlerinin hegemonyasını ele alan Jackie Chan, jet Lı, Donnie Yen
gibi isimlerin ve temsil ettikleri Kung-fu sisteminin tekrar öne çıkması başta Hollywood olmak üzere batı
dünyasını rahatsız etmişti. Chuck Norris ve Steven Seagal isimleri üzerinden yapılan denemeler çok
başarılı olmayınca Hollywood Uzakdoğu kökenli sporlara ve sinemasına alternatif olarak Kıck Boks ve
ünlü aktör Jean Claude Van Damme yi öne çıkarmıştır. Van Damme filmleri bir anda beyazperdedeki
dövüş sanatları kültürünü Uzakdoğu’dan batıya çevirmiş ve bu rüzgarı yakalayan Hollywood sırası ile
Jason Statham, scott Adkins, Micheal jai White gibi isimleri ön plana çıkarmıştır. Her ne kadar Hollywood
 
Uzakdoğu kökenli dövüş sanatı yıldızlarına ambargo koymaya çalışsa da Tayland sinemasının Dünya ya
armağan ettiği Tony Jaa isminin yeni yıldız olarak parlamasına engel olamamıştır.
Van Damme ile Kick Boks Tony Jaa ile Muay Thai branşlarının ülkemizde ivme kazanarak kısa sürede
federasyon bünyesine kavuşup çok önemli potansiyellere sahip olmalarında bu yıldızların ve filmlerinin
katkısı önemli olmuştur.
 
Sonuç olarak Sinema ve TV ekranları ile birlikte bugün ki dijital imkanlar ile yayınlanan mücadele
sporları içerikli tüm görsel yapımların dünyada olduğu gibi ülkemizde de mücadele sporlarına katkısı
tartışılmaz.
 
Ülke olarak tek eksiğimizin 80 li yıllarda dövüş sanatı yıldızı üretme heyecan ve çalışmalarımızın bugün
yeni teknolojik imkanlara rağmen maalesef olmamasıdır.
 
Büyük ülke olma hedeflerine emin adımlarla yürüyen Türkiye’mizin Dünya sinemalarına kendisi gibi büyük
bir dövüş sanatı yıldızı çıkarması dileği ile.
 
Her şey Türk Mücadele Sporları İçin.
Sporculuk Selamı İle.
 

Tüm Makalelerini Göster